“Hepimiz Bir’iz” Meditasyon ve Mindfulness buluşmalarının özünde yatan ve kuruluş amacını en iyi betimleyen sözcük nedir diye sorsanız, cevabım “Bağ” ya da “Bağ kurmak” olurdu.Bağ kurmak, birbirimizle insani bir bağ kurmak…Yargısızca, açık bir zihin ve kalple ve şefkatle.

Yıllardır söylerim en değerli öğretmenlerinden birinin oğullarım olduğunu…20 yıl önce değişim ve farkındalık yolculuğuna çıkmama vesile olan kişi, bugün 20 yaşındaki sevgili oğlum olmuştur.

Boş bir bardak mı, yoksa dolu bir bardak mı içine daha fazla su alabilir?

Dolu bir bardağın içindeki suyu eskiden beri bildiklerimiz, kalıplaşmış düşüncelerimiz olduğunu varsaysak, yeni bilgiler alacak yerimiz olmadığından bardağa ilave su ekleyemeyiz ve muhtemelen hep geçmişi tekrar ettiğimiz bir deneyimin içinde sıkışıp kalabiliriz.

Zihnimizin en güçlü özelliği geçmişten bilgi toplamak ve gelecek hakkında çıkarımlarda bulunmak. Bir yandan hayatımızı devam ettirmemizi destekleyen bu becerimiz, maalesef diğer yandan insanlarla olan ilişkilerimizde ön yargılı olmamıza ve bu kişilere ve yaşananlara sabit bir bakış açısı ile bakmamıza neden oluyor.

Bilim insanlarını başarıya götüren sır, aynı deneye, aynı verilere her gün tekrar tekrar farklı açılardan, başlangıç zihni ile bakabilmeleri değil midir?

Danışanlarımla yaptığım “Mindful Coaching” seanslarımda bir çok kez dönüp dolaşıp kapımıza dayanan konu, “zaman yönetimi, üretkenlik ve verimlilik” oluyor.

MBSR’ın açılımı, Mindfulness Temelli Stres Azaltma programı. Nedeni ise bilimsel olarak kanıtlanmış sonuçlarıyla Mindulness yaşama biçiminin ve pratiklerinin stres düzeyimizi gerçekten etkin bir şekilde dengeye getirmesi. Peki ama bu nasıl oluyor?

Özdeğer konusunda yaptığım araştırma ve incelemeler sırasında karşıma çıkan ve merhum Doğan Cüceloğlu @dogancucelogluofficial tarafından kaleme alınmış çok beğendiğim bir yazıyı burada sizlerle de paylaşmak istedim.

Nasıl kolesterol iyi ve kötü olarak sınıflandırılıyorsa, stresi de aynı şekilde kategorize edilebiliyoruz. Eustress ve Destress.

Sevdiklerinize “Hayır” diyebilir misiniz? “Hayır” derken kendinizi nasıl hissedersiniz? Vicdan azabı hissetmeden “Hayır” diyebilmek nasıl mümkün?Karşınızdakine “Hayır” demediğiniz de kime “Hayır” demiş oluyorsunuz?

Bir sabah bahçede kahve içiyordum.Kahvemin tadını ve güneşin bedenimi ısıtmasının keyfini şükran duygularıyla çıkarırken bahçeyi ilk kez ziyaret eden bir kuşa ilişti gözüm.

Bazen karşımızdaki kişi yanlış bir şey yaptığını düşünüp kendini kötü hissettiğinde ona moral vermeye çalışır; “Hatasız kul olmaz!” diyerek ortak insanlık hallerimize atıfta bulunuruz. Ancak biz benzer bir durumla karşılaştığımızda kendimize karşı aynı soğuk kanlılıkla yaklaşır mıyız? Kendimize karşı merhametli miyizdir? Pek sayılmaz. En azından kendi adıma geçmişte yaşadığım deneyimlere baktığımda böyle söyleyebilirim.

Harvard Üniversite’sinin yayınladığı bir haberde, Pozitif psikoloji konusunda yapılan araştırmalarında minnettarlığın güçlü ve tutarlı bir şekilde insan sağlığı ve mutluluğu üzerindeki olumlu etkileri olduğundan söz ediliyor. (linki en altta bulabilirsiniz).

Değişimin sancılı ve zor bir süreç olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsanın kendi konfor alanından çıkarak sınırlarını ve kapasitesini zorlayan bir sürece girmesi ve kabuk değiştirerek gelişmesi kolay bir süreç değildir.

“Olgun insanın en belirgin özelliği olan “sakinlik”, “huzur”, “dinginlik”, onun kendiyle barışık olmasından kaynaklanır. Kendiyle barışık olan insan, iç dünyasının gerçekliğini kabul etmiş insandır. “- Doğan Cüceloğlu

Meditasyon ve Mindfulness sohbetleri ekseninde bir araya geldiğimiz “Hepimiz Bir’iz” buluşmalarımızda bugüne kadar Mindfulness meditasyonu başta olmak üzere bir çok farklı meditasyon pratiğini ve tekniğini birlikte uyguladık.

"Zihnimiz mavi bir gökyüzü gibidir. Bulutlar gelir ve gider.

Ve bizler bulutlara kapılıp mavi gökyüzünü unutmaya meyilliyizdir."

“En derin korkumuz yetersizliklerimiz değil, güçlü ve aydınlık olan taraflarımızın ortaya çıkmasıdır.” demişti Sevgili Gila Şeritçioğlu geçen hafta “Hepimiz Biriz” buluşmamıza katıldığında…

Laura Withworth’un bu güzel sözlerine atıfta bulunarak.

“Üzerinde düşünülmemiş hayat yaşamaya değmez.” sözü ile Sokrates insanoğlunun hayatına dönüp bakmasının önemini ve bu eylemin dönüştürücü gücünü vurgulamıştır.

An’da olmak, stres, anksiyete ve daha pek çok problemin çözümünü bilimsel kanıtlarla destekleyen bir oluş hali.