Her gün şükran duymak - #2

Bazen karşımızdaki kişi yanlış bir şey yaptığını düşünüp kendini kötü hissettiğinde ona moral vermeye çalışır; “Hatasız kul olmaz!” diyerek ortak insanlık hallerimize atıfta bulunuruz.

Ancak biz benzer bir durumla karşılaştığımızda kendimize karşı aynı soğuk kanlılıkla yaklaşır mıyız? Kendimize karşı merhametli miyizdir? Pek sayılmaz. En azından kendi adıma geçmişte yaşadığım deneyimlere baktığımda böyle söyleyebilirim.

 Yıllarca utanma ve haksız yere zan altında kalma duygusu ile mücadele etmeye çalıştım. Sürekli kendimi ifade etme gereği ya da ihtiyacı içine düşmekten çekindim.

photo credit: Unsplash / Mathilde Langevin

photo credit: Unsplash / Mathilde Langevin

Oysa beni yetersizlik hissiyle buluşturan tüm bu duygularımın kaynağında hata yapmaktan korkma eğilimim vardı. Hata yapmanın ne kadar büyük bir utanç konusu ve neticesinde dışlanma yaratan, başkaları nezdinde güveni sarsan bir olgu olduğu algısı beni her zaman mükemmeliyetçi bir yöne çekti. Bu mükemmellik duygusu, ve onun da ötesinde sevgili egomun itibarını koruma çabaları ise hata yaptığımı düşündüğüm zamanlarda kendimi ciddi anlamda yıpratmama neden oldu.

Hata yaparak ve hatalarımızdan öğrenerek gelişiyor ve ilerliyoruz. Hatta bazen hata diye nitelendirdiğimiz davranışlarımız bizim tarifsiz deneyimler yaşamamıza bile neden olabiliyor? Mesela, size de oldu mu hiç? Yanlış bir yola saptığınızı düşündüğünüzde inanılmaz bir doğa manzarasıyla karşılaştığınız olmadı mı?

Size kendimden bir örnek daha vermek isterim;

5 sene önce danışanlarımla nadir de olsa yaşadığım bir yanlış anlaşma yüzünden bir gün içinde üst üste 2 seansımı son anda iptal etmek zorunda kaldım.

İlk başta hayli üzülmüştüm, hatta kendime çok da kızmıştım. Bir çok işim vardı ve son dakika planlarımı değiştirmek çok zor oluyordu. Zaman yönetimi verimli olmak için çok önemliydi. İç yargıcım beni sorgulamaya başlamıştı. Yapılacaklar listemdekiler bana bakıyordu. Ancak kendime olan öfkemden odaklanamıyor ve hiç bir işime başlayamıyordum.  O zamanlar Ulus'ta olan ofisimden hemen çıktım. Sahile doğru kısa bir yürüyüşe çıktım. Biraz hava alırsam sinirimin geçeceğini ve daha rahat odaklanabileceğimi düşündüm.

Ortaköy’de sahilde açık havada otururken gelen bir telefon mesajı bana büyük bir ders verdi. Her şeyin bir sebepten dolayı olduğunu ve sürece güvenmem gerektiğini, ve mümkünse olana şükretmeyi bir kez daha öğretti.

Oğlum okulda futbol oynarken kaşını patlatmıştı. Ve ben seansta olmadığım için bana hemen ulaşabilmişlerdi. Ben de hızlıca onu hastaneye götürebilmiştim. Aslında evren benim için her an çalışıyordu. Ben olanları çok dar bir acıdan gördüğüm için henüz bunu fark edemiyordum. O gün seansları netleştirmediğim için ve iptal edildikleri için şükrettim.

Bugün geriye dönüp baktığımda mükemmeliyetçi yanımı fark ettiğime ve bu algımı değiştirmek için çaba sarf ettiğime şükrediyorum. Aynı zamanda hata yapmaktan korkma eğilimimim bana kazandırdıklarına da…

Hata yapmamak adına kendime yüklediğim sorumlulukların, daha detaycı bir insan olmama, iyi araştırma yapmama, insanların güvenini kazanmama hizmet ettiğinin bilincindeyim. Beni daha bir versiyonuma taşıyan bu huyuma, yapmış olduğum hatalarıma, hata yapmaktan kaçınan takıntılı halime ve olduğum halime şükrediyorum!

Bu yazdıklarım sizde bir şeyler çağrıştırdı mı?

Siz bugün hayatınızda bazı şeyleri olduğu gibi kabul ederek şükür edebiliyor musunuz?

Bana düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim.

ŞÜKÜR PRATİKLERİ:

Şimdi bir kedi gibi içinizdeki merak duygusunu geçmişe doğru harekete geçirin bakalım. Siz de zamanında kendinize, etrafınızdakilere ya da olan olaylara çok kızdığınız ancak sonrasında, belki yıllar, aylar, ya da saatler sonrasında iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir iki deneyiminizi gözlemleyebilirsiniz. Ve not edebilirsiniz. Ve ardından şükredebilirsiniz. Neye şükrettiğinizi de muhakkak ekleyin lütfen. Evrenin sizin için her an nasıl çalıştığına hep dikkat edin.

Sevgiyle kalın,

An’da kalın.

Previous
Previous

Her gün şükran duymak #3

Next
Next

Hergün şükran duymak - #1