Değişime Giden Yolda Tüm Şeffaflığımla… / Kendimizle Bağlantı /
Değişimin sancılı ve zor bir süreç olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsanın kendi konfor alanından çıkarak sınırlarını ve kapasitesini zorlayan bir sürece girmesi ve kabuk değiştirerek gelişmesi kolay bir süreç değildir.
Kendimce bu süreçten geçmiş kişilerin hikayelerini dinlemek, onların geçtikleri evreleri irdeleyip o hikayelerden dersler çıkarmak ve nihayetinde kendi hayatımı ve davranış biçimlerini sorgulayarak bilinç düzeyimi daha yüksek bir düzeye çekmeye çalışmak bana iyi geliyor.
İşin özü şu ki, Kristin Neff’in de üzerinde önemle durduğu “ortak insanlık halleri”mizi görmek bana yalnız olmadığımı hissettiriyor.
Bu duygu, kendimi bütüne ait hissetmemi ve yürüdüğüm yolda sabırla ilerlememi sağlıyor.
Bana güç veriyor.
İşte bu sebeple, kendi değişim ve dönüşüm yolculuğumda deneyimlediğim önemli kırılma noktalarını burada tüm kırılganlığım ve şeffaflığım ile sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sevgili Brene Brown’u bilenleriniz anımsayacaktır; “Kırılganlığın gücü en büyük iyileştirici ve dönüştürücü güçtür” der. Umarım paylaşımlarım sizlere ilham, moral, güç ve o an ihtiyacınız olanı sunar.
İÇSEL NETLİK /
Kendime doğru çıktığım farkındalık yolculuğunda kendimi çok yalnız hissettiğim bir dönem oldu. Etrafımda ne kadar çok kişiyle birlikte olduğundan bağımsız bir histi bu. Zira insan kalabalık bir ortamda da kendini yalnız hissedebilir. Sevenlerim ve sevdiklerim ile birlikteyken içime düşen bu duyguya bir anlam veremiyordum. Sonradan farkına vardım ki bu durum, kişinin kendine çıktığı yolculukta uğradığı istasyonlardan biriymiş. Ve insan zamanı geldiğinde yolculuğuna devam etmek üzere bu istasyonu da geride bırakabiliyormuş.
O günlerde, beni değişime yaklaştıran içimdeki yalnızlık hissi ile tanışmaya ve dost olmaya karar verdim. Hayatımda karşıma çıkan, beni zorlayan her durum ve kişiden öğrenmeyi pratik ettiğim gibi “yalnızlık hissi” ile de çalıştım.
Bahsettiğim yalnızlık hissi ile barışık olma hali, tamamen kendimi olduğum gibi kabul etmeyi pratik ettikçe gelişen bir sürece dönüştü.
Kendime daha fazla şefkat göstermeyi deneyimledikçe, içsel yargıçlarımla dost olmaya başladım ve dışarıdan gelen yorumları ve eleştirileri kişisel algılamamayı öğrendim.
Daha önceleri kendimi tanımlamak için dışarının yorumlarına ve sözlerine verdiğim gücü fark ettim. Farkındalık kazandığım bir başka konu da, başkalarına verdiğim bu gücün kendim hakkımda güvensiz ve yetersiz bir algıya sahip olduğum için ortaya çıkan bir durum olduğuydu. Bu duruma, İÇSEL NETLİK kazanmak diyorum. Ve bireysel seanslarımda bu içsel netlik haline ulaşan bir çok danışanımda aynı değişimi görüyorum.
Gücümü başkalarına verdiğim durumlarda, olayları kişisel aldığımı ve kendimi savunmaya geçtiğimi fark ettim. Oysa, her söz ve davranış kişilerin kendi ihtiyaçlarını yansıttığını, bu ihtiyaçlara sahip çıkma biçimlerinin ise onların o konuya ilişkin farkındalık hallerini yansıttığını anlayınca, inanın etrafımdakilere de kendime de daha çok kabul verdim.
İşte o an, kendim ile kalabilmenin bir güç olduğunu fark ettim. Tam da o an yalnızlığa olan bakış açım değişti.
Bugün geldiğim noktada
Seviyorum yalnızlığı.
Yalnızlık beni besliyor,
Sevdiklerim beni besliyor,
Hayatımdaki herkesi ve
her şeyi olduğu gibi sevebiliyorum.
Kendimle sessizlikte kaldığımda öz varlığımla yakın temasa geçtiğimi hissediyorum ve bu his de beni yalnızlık olgusundan uzaklaştırıyor.
Siz bu satırları okuduğunuzda içinizde hangi duygular uyandı?
Kendinizle bağlantı sizin için ne anlama geliyor?
Kendinizle bağlantı kurabiliyor musunuz; ya da kurabilmek için neler yapıyorsunuz?
Sevgi ile kalın.
An’da kalın.