Be Open / Açık Olmak
İnsan doğası rahat ve güvenli olmayı arzular.Sıkıntılarımızın özünde hep bu arzu var.
Bizler kendimizi belirsizlik, korku, istikrarsızlık veya değişimden uzak tutmaya eğilimindeyiz. Bu doğal bir durum tabii ki, ancak devamlı güvende olma ve rahata sığınma bağımlılığımız zorluklarımıza zorluk katabiliyor.Hayatın getirdiklerine karşı açık olmayı deneyebilir miyiz?Bunu başarmak kolay değil elbet.
Be - Coming / Kendin Olmak / Kendine Geri Dönmek
“En derin korkumuz yetersizliklerimiz değil, güçlü ve aydınlık olan taraflarımızın ortaya çıkmasıdır.”demişti Sevgili Gila Şeritçioğlu geçen hafta “Hepimiz Biriz” buluşmamıza katıldığında…
Laura Withworth’un bu güzel sözlerine atıfta bulunarak.
You can / Yapabilirsiniz
YAPABİLİRİM. Günde kaç kere kendinize bu lafı tekrar ediyorsunuz?
Peki, günde kaç kere YAPAMAM diyorsunuz?
Yapamam dediğiniz bir çok şeyi yapamayacağınıza ben inanmıyorum. Denemediğiniz sürece siz de bunu asla bilemezsiniz.
You got this / Başarabilirsiniz
Bizi harekete geçmekten alıkoyan ne? Hayatımızda bazen atmak istediğiniz adımları net olarak biliriz; ancak içimizde adını koyamadığımız, bizi duraksatan, bazen yarı yoldan geri döndüren bir içsel ses duyarız.Mindfulness temelli koçluk çalışmalarımızda sizi hedeflerinize ulaşmaktan alı koyan tüm engellere bakıyor ve derinden anlamaya çalışıyoruz.Sınırlayıcı inanç kalıplarımız olarak tanıdığımız bu olguları, “iç yargıçlarımız” diye adlandırıyorum ben. Olumlu başlayan bir cümlenin kaderini “fakat” kelimesiyle altüst eden iç yargıçlar: “Yapabilirim, fakat…Olabilir, fakat…”
Now you are here / Şimdi buradasınız/
Kendi içsel farkındalığınız – yani İngilizce ifadesiyle “self-awareness”, kendi güçlü yanlarımızı, zorlandığımız alanları, değerlerimizi, bizi harekete geçiren güdülerimizi, eğilimlerimizi, alışkanlıklarımızı ve duygularımızı bilinçli bir şekilde farkında olmamız anlamına geliyor.
Gerçek Değişimi Yönetebilmek #4: “Mindful” Bir Liderin Uyguladığı 7 Pratik
Marc Lesser, ilk olarak Google şirketi bünyesinde uygulamaya alınan “Search Inside Yourself (SIY)” eğitim programının kurucularından. Liderler için “Mindfulness” temelli bir Duygusal Zekâ Eğitimi olan bu program, daha güzel bir dünya yaratmayı hedefleyen kurumlar ve liderler için geliştirilmiş.
Leading with Love / Sevgiyle Yönetmek
Sevgiyle, şefkatle ve ihtimamla rehberlik edebilmek ne büyük bir başarı...
İnsanoğlu 4 tip zekaya sahip. Zihinsel/ Analitik Zeka (öğrenerek, kıyaslayarak, vb.) , Sistem Zekası (bütünün işleyişini bağlantılar kurarak görebilmek), Duygusal Zeka (Bireysel farkındalık ve başkalarını empati ile anlamak), ve Ruhsal Zeka (ulvi amaç, gelişmiş etik, sevgi, şefkat ve ihtimam).
İşte, sevgi ile rehberlik etmenin özü, ruhsal zekamızı nasıl geliştirdiğimize bağlı. Çünkü işin gerçeği, bu özelliklerin geliştirilebilir olmadı. Kendimize ve başkalarına karşı geliştirebileceğimiz sevgi, şefkat ve ihtimam…
Gerçek Değişimi Yönetebilmek #3: Bilinçli Liderlerin 9 Temel Özelliği
Amerika’da 19 milyar dolar yıllık ciro ile sağlıklı gıda sektöründe önemli bir rol oynayan “Whole Foods” şirketinin CEO’su John Mackey, bu şirketin ulvi amacının “İnsanların, Amerika’daki gıda sisteminin ve yaşadığımız dünyanın sağlığını geliştirmek” olarak tanımlıyor. Yani sadece “para kazanmak” olarak değil…
Ciddi araştırmalara dayanarak yazdığı “Consious Ledership / Bilinçli Liderlik” adlı kitabında bilinçli bir liderin sahip olması gereken 9 özelliği özelliğin altını çiziyor J. Mackey.
Uzun yıllar yöneticilik yapmış ve bugün de bir çok üst düzey yöneticiye koçluk yapan biri olarak ben de bu kitapta yer alan 9 temel özelliğin altına imzamı atıyorum.
Conscious Leadership / Bilinçli Liderlik
Jeff Weiner, 2012 yılında Linkedin CEO’su olarak görev yaptığı dönemde, “Şefkatle Yönetmek – Managing Compassionately” başlığıyla bir makale yayınladı.
Bu makalede Şefkat’le Empati arasındaki farka vurgu yaparak, Şefkat’in Empatiye kıyasla daha objektif ve eyleme dayalı bir kavram olduğunun altını çizen Weiner, Şefkat’in öğretilebileceğine inandığını belirterek, Linkedin şirketinin her kademesinde bu kavramı tatbik etmeyi amaçladıklarını ve bunun “bilinçli bir liderlik” için gerekli olduğunu belirtti.
Gerçek Değişimi Yönetebilmek #2: Bilinçli Yaşamanın 10 Pratik Yolu
Hayatımızı bir girdabın içinde sürüklenircesine yaşadığımızda oto-pilot halimizde yaptığımız seçimlerle “bilinçsizce yaşamak” noktasına getiriyoruz. Bu sürüklenme içinde hayatınızda varmak istediğiniz yere gitmediğinizi ya da bugün bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi fark ettiniz mi hiç?
Gerçek Değişimi Yönetebilmek #1 - Yeni Alışkanlıklar Kazanmanın 10 Pratik Yolu
Yeni alışkanlıklar geliştirmek aslında hiç kolay değil; ancak kesinlikle mümkün. Yapmaya değer bulduğumuz hemen her şey biraz çaba ve uğraş gerektirmiyor mu? Sadece kendinizi fiziksel duygusal ve ruhsal açıdan biraz zorlanmaya hazırlamanız yeterli.
Bununla birlikte, gerçekten yeni alışkanlıklara edinmek istiyorsanız, bir dizi kuralı da göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Bu kuralları tek tek deneyebilir ve size hizmet ettiğini düşündüklerinize yoğunlaşabilirsiniz.
Gelelim atmamız gereken adımlara…
Şiddetsiz İletişimin Bileşenleri #4: Rica
Son 3 hafta Şiddetsiz İletişim yaklaşımının 3 bileşenini ayrı ayrı ele aldık. Gözlem, ihtiyaçlar, duygular...
Bu hafta ise son bileşen olan "Rica" konusuna değineceğiz. Şöyle bir dikkat edin; her gün birbirimizden karşılıklı olarak bir çok şey istiyoruz.
Bu isteklerimizin karşımızdaki kişi ya da kişiler tarafından duyulması, dikkate alınması, kabul görmesi ya da reddedilmesi, onları ifade etme ve dile getirme biçimimizle doğrudan ilintilidir.
İkili diyaloglarda oluşabilecek çatışmalarda “BEN”i tanımak…
Bu derin konuyu burada en ince ayrıntısına girerek incelemenin pek kolay olmayacağını tahmin edersiniz. O nedenle yakında “İkili ilişki ve diyaloglarımızda oluşabilecek çatışmaları sağlıklı bir şekilde nasıl yönetebiliriz?” konu başlığıyla sizlere rehber niteliğinde bir dosya hazırlayacağım.
Bununla birlikte, sizlere aşağıda aktaracağım bilgiler ve yaklaşımların da size farklı bakış acıları kazandıracağına ve kendi adınıza bazı çıkarımlar sağlayabileceğinize inanıyorum.
An’da kalmanızı sağlayan 10 pratik
An, An’da olmak ve An’da kalmak olarak Türkçeye tercüme ettiğimiz kavramlar – ya da daha doğru bir ifadeyle “olma hali” ya da “yaşam biçimi” - esasen Mindfulness ve Mindfulness temelli diğer disiplinlerin en temel öğretisi olarak ortaya konuyor. İngilizce’de “Being in the moment”, “Being in the now”, “Here and now”, “Present Moment Awareness” ve benim çok sevdiğim “Presense” sözcükleri bir yerde aynı olguyu ifade ediyor.
İhtiyaçlar Rehberi
Her davranışımızın altında bir motivasyon vardır. Bu motivasyon bizi harekete geçiren yegane sebeptir.
Bu motivasyonun bir diğer adı da “İHTİYAÇ”tır.
Bu ihtiyacımıza sahip çıkmadığımız sürece içsel bir mutsuzluk ve tatminsizlik yaşarız.
İhtiyaçlarımız evrenseldir ve görülmediği, fark edilmediği sürece içimizde bizi kemiren yaralara dönüşebilirler. Bazen ihtiyaçlarımızdan belli sebeplerle çekinsek ya da utansak bile aslında her birinin içinde çok kıymetli birer cevher olduğunu hatırlatmak isterim.
Şiddetsiz İletişimin Bileşenleri #3: İhtiyaçlar
İhtiyaçlarımızı konuşacağız bu hafta. Gizli hazinemizi.Bu gizli hazineyi nasıl daha iyi dile getirebileceğimizi…Mindfulness-temelli İletişimMindfulness-temelli bir iletişimde en çok farkında olmamız gereken nokta,
• Hangi davranışı,
• Hangi seçimi, veya
• Hangi sözcüğü hangi ihtiyacımızı karşılamak için devreye soktuğumuzdur.
Duygular Rehberi
Duygularımızın kölesi miyiz?; yoksa efendisi miyiz?
Başka bir ifadeyle, davranışlarımızı yöneten güç duygularımız mı?
Çoğunlukla evet!
DUYGULARIMIZI yöneten nedir?
DÜŞÜNCELERİMİZ.
Peki, biz bu ikisinin farkını ayırt edebiliyor muyuz? Çoğu zaman hayır.
Duygularımız algılarımız neticesinde bedenimizde ortaya çıkan kimyasal etkileşimin yarattığı oluş halleridir. Ve çoğu zaman duygularımızı şöyle ifade ederiz:
Şiddetsiz İletişimin Bileşenleri #2: Duygular
Hepinize güzel bir hafta diliyor ve sizlere "Nasılsınız?" sorusunu yönelterek duygularınızı gözlemlemeye davet ediyorum.
"Duygular" Listesi:
Bir çoğumuz, “Nasılsın?” diye sorulduğunda gerçeği söylemez, gayri ihtiyari bir şekilde geçiştirerek, “İyi, kötü, eh…” kıvamında cevaplar veririz. Çünkü çoğumuz gerçekten o anki duygu durumumuzu ifade edecek kelime dağarcığına pek sahip değilizdir.
Şiddetsiz İletişimin 10 farklı yüzü
Başkalarıyla olan iletişiminizde yandaki tabloda gördüğünüz davranış biçimlerinden herhangi birini uyguluyor musunuz?
Cevabınız “evet”se, o zaman karşınızdakine tek kelime ile “şiddet” uyguluyorsunuz demektir. Zira şiddet sadece bağırmak, vurmak, elle taciz etmek gibi zorbalık içeren davranışlar değildir. Sessiz kalmanız ve bir takım vücut hareketleri, mimik ya da jestlerle kendinizi ifade etmeniz de şiddet içeren davranış biçimleri içine girer.
Empati mi? Sempati mi?
Empati ve Sempati, birbiriyle karıştırılan iki kavram.
Marshall Rosenberg “Şiddetsiz İletişim” kitabında empati kavramını, “Zihninizi boşaltarak tüm mevcudiyetimizle dinlemek” diye tanımlamış.
Rosenberg’in neden “zihni boşaltmak” dediğini sanırım anladınız.
Değişim an’da başlar. ™