Şiddetsiz İletişimin 10 farklı yüzü

Başkalarıyla olan iletişiminizde yandaki tabloda gördüğünüz davranış biçimlerinden herhangi birini uyguluyor musunuz?

iletişimde-şiddetin-10-farklı-yüzü-raquel-habib

Cevabınız “evet”se, o zaman karşınızdakine tek kelime ile “şiddet” uyguluyorsunuz demektir. Zira şiddet sadece bağırmak, vurmak, elle taciz etmek gibi zorbalık içeren davranışlar değildir. Sessiz kalmanız ve bir takım vücut hareketleri, mimik ya da jestlerle kendinizi ifade etmeniz de şiddet içeren davranış biçimleri içine girer.

Şiddet; kıyaslama, aşağılama, alay etme, zorbalık, utandırma, suçlama, hakaret etme, etiketleme, küsme, dışlama, küçük düşürme, göz devirme, vb. gibi gündelik hayatımızın içinde bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız bir çok davranışın içinde yer alabilir. Fiziksel veya duygusal bir dış etkene bağlı olarak canımız acıdığında, çoğu zaman bu tarz bir şiddet başvururuz.

Şiddetsiz iletişim eğitimlerinde ise doğal gibi gözüken bu davranışlarımızın altındaki ihtiyaçlarımızı bulmayı ve bu ihtiyaçları daha şefkatli bir dil ile ifade etmeyi öğreniyoruz.

Yukarıda saydığım şiddet tiplerini genelde modelleme ile öğreniriz. Gerek aile içi, gerek okul gerekse yaşadığımız toplumda maruz kaldığımız davranış şekillerinden etkilenir ve içselleştiririz.

Çoğu zaman da çok hızlı bir şekilde oto-pilottan, yani düşünmeden harekete geçtiğimizde bu davranışları sergileriz. Çünkü ilkel beynimiz kendini tehdit altında hisseder ve savunmaya geçmek ister. Birinin sizi suçladığını düşündüğünüz veya buna güçlü bir şekilde inandığınız an kendinizi savunmak istersiniz. Bu ilkel beynim “kaç, savaş, don” tepkilerinden biridir.

Aslında her birimiz yukarıdaki şiddet diye tanımladığımız davranışları kendimizi korumaya, savunmaya, en dipteki ihtiyacımızı karşının duyamayacağı bir yol ile ifade etmeye çalışıyoruz.

Kendimizi savunmasız bırakmak ve kırılganlığımızı göstermek istemediğimizden işe yaramayan yollara başvuruyoruz. Gerçekte savunmasız tarafımızın sahip çıkmaya çalıştığı bir ihtiyaç vardır.

Bu ihtiyacı Sevgili Yoram Mosenzon eğitimlerinde "the diamond under the iceberg" diye anlatır. Yani "Buzdağının altındaki elmas".

Hepimizin içinde çok canlı bir “ihtiyaç” olduğundan bu ihtiyacı karşılayabilmek için harekete geçer ve seçimler yaparız. Bu konuda ne kadar farkında ve kendi ihtiyacımıza sahip çıkarak hareket edersek, o kadar kendimize ve karşımızdaki kişiye şefkat ile yaklaşabiliriz. Ve en önemlisi bunu şiddet içeren davranışlarla değil, sakince ve anlaşılır bir dille ifade edebiliriz. İşte o zaman bir çok ilişkimizde yaşadığımız iletişim sorunlarını bertaraf etmiş oluruz.

Şimdi size tekrar sormak isterim: Gündelik yaşamınızda başkalarıyla olan iletişiminizde yukarıdaki davranış biçimlerinden herhangi birini, bilerek ya da bilmeyerek, uyguluyor musunuz?

Veya size yapıldığında içinizde uyanan duyguları ve verdiğiniz tepkileri gözlemlemeye ne dersiniz? Bu hafta bu konuda bir küçük farkındalık çalışması yapıp bana yazın lütfen.

Sevgiyle kalın.

An’da kalın.

Raquel Habib | info@raquelhabib.com

Previous
Previous

Şiddetsiz İletişimin Bileşenleri #2: Duygular

Next
Next

Empati mi? Sempati mi?