Gerçek Değişimi Yönetebilmek #4: “Mindful” Bir Liderin Uyguladığı 7 Pratik
Marc Lesser, ilk olarak Google şirketi bünyesinde uygulamaya alınan “Search Inside Yourself (SIY)” eğitim programının kurucularından. Liderler için “Mindfulness” temelli bir Duygusal Zekâ Eğitimi olan bu program, daha güzel bir dünya yaratmayı hedefleyen kurumlar ve liderler için geliştirilmiş.
Bugün, Google’dan bağımsız bir eğitim programı olarak sunulan bu uygulama, kurumsal iş dünyasında “Mindfulness” ve Duygusal Zekanın katmanlarını, Yöneticilik kavramlarıyla entegre etmeyi hedefliyor.
Bu entegrasyonda önemli bir yer tutan “Duygusal Zekânın temelleri ise, Daniel Goldman’ın 1995 yılında yazdığı aynı adlı meşhur kitabına dayanıyor.
Duygusal Zekamızı oluşturan katmanlar ise şunlar:
Kendi İçsel Farkındalığımız
Sezgi ve Duygularımızı Yönetebilmek
Motivasyonumuz
Empati Gücümüz
Sosyal iletişim becerilerimiz.
Lesser’in SIY eğitiminin temel prensiplerini ele aldığı, rehber niteliğinde ilginç bir kitabı da var: “Seven Practices of a Mindful Leader” / Mindful bir Liderin uyguladığı 7 Pratik”. Yukarıda bahsettiğim duygusal zekâ katmanlarına, bu 7 pratik içinde de sıkça değiniliyor.
Bana da bir esin kaynağı olan bu kitabın özünü oluşturan yaklaşımlar, daha önce sizlerle paylaştığım “Bilinçli Liderler” yazımdaki özelliklerle benzerlik gösterse de, adından da anlaşılacağı gibi bu kitap kişiyi daha içsel bir yolculuğa davet ediyor. Kişiyi, kendisini sorgulamayan, araştıran, dönüştüren ve geliştiren bir sürece doğru yönlendiriyor.
Bu güzel kitaptan edindiğim bazı çıkarımları burada sizlerle paylaşmak isterim. Mindful bir liderin günlük hayatına taşıdığı ve tatbik ettiği bu 7 pratik nedir?
3 aşamada ele alınan bu 7 pratiği kısaca ve ana başlıklar halinde burada sizlere özetlemeye çalışacağım.
A. KENDİMİZİ SORGULAMA (INVESTIGATE)
1. KENDİMİZLE BAĞLANTIMIZI GÜÇLENDİRMEK.
Marc Lesser, “LOVE THE WORK” adı altında işlediği bu bölümde kendimize doğru çıkacağımız yolun “Asıl İşimiz” olduğunu belirterek, Mindful liderlerin bu işi gönülden ve severek yaptıklarını ifade ediyor. Çünkü Mindfulness pratiği sevgi, şefkat ile başlıyor. “Love the work” ifadesi ise hayatta yaptığımız her şeye bu sevgiyi taşımamız anlamına geliyor. Tabii mindful bir anlatışı da hayatımıza taşıyarak. Paradoks gibi görünse de, kendi içsel farkındalığımı artırdığımız oranda daha az kendimize odaklanmak.
Mindful liderler, kendilerine neyin ilham verdiğini, amaçlarını, değerlerini iyi tanımlıyor . Mindful liderler, günlük yaşamlarında ruhsal zekalarını oluşturan “sevgi” ve “şefkat” kapasitelerini genişletmeyi pratik ederken, onları neyin mutlu ettiğinin de bilincindeler. Meditasyonu hayatlarının bir parçası olarak tatbik ediyor ve zihinlerini daha berrak, odaklarını daha keskin bir noktaya getirme
pratikleri yapıyorlar. Bu sayede, kendilerine farklı ve nesnel bir perspektiften bakabiliyorlar. Bununla birlikte, korkularının, endişelerinin, ihtiraslarının, tatminsiz yanlarının ve bununla ilintili olarak başkalarıyla bağlantı kurabilmeleri için önce kendileri ile bağlantı kurmalarının gerektiğinin farkındadırlar.
2. MINDFULNESS YAŞAM BİÇİMİNİ İÇSELLEŞTİRMEK.
Joseph Goldstein’in en sevdiğim sözüdür: “Mindful olmak kolay ancak “Mindful” olmayı hatırlamak zor.” Marc Lesser da “DO THE WORK” adı altında işlediği bu bölümde sürekli, istikrarlı ve tutarlı bir şekilde yapılan pratiklerin gerekliliğinden söz ediyor. Eğer “Work”, sizi potansiyelinize götürecek olan uğraş ise, “Do the work” de sevdiğiniz işi aksiyona çevirmek anlamına geliyor. Zira, “Mindful” bir lider adeta kendisini bu pratiklere adıyor ve günlük rutininin bir parçası haline getiriyor. Bir anlamda bu pratiklerle “tek vücut” oluyor ve mindful yaşam tarzını benimsiyor. Sadece meditasyon değil, yürüyüş meditasyonu, günlük yazma, vb. ritüellerle desteliyorlar bu pratiklerini.
Peki, nedir bu pratikler?
1. Başkalarıyla olan iletişimlerinde ani tepkiler vermek yerine, bilinçli bir yerden cevap vermek;
2. derin dinlemek;
3. kendine ve başkalarına karşı şefkatle yaklaşmak;
4. duygusal farkındalığı güçlendirmek;
5. stresli durumlarda kısa bir ara vererek an farkındalığı ile merkezlenmek….
Mindful liderlerin özelliği, en başta değişime açık olmaları ve değişimden korkmuyor olmaları.
3. “BAŞLANGIÇ ZİHNİ”YLE HAREKET ETMEK.
Mindful bir Lider’in, “uzman ve mükemmeliyetçi” olmak yerine, bir ZEN pratiği olan “Başlangıç Zihni”yle hareket etmeyi seçtiğini belirtiyor Marc Lesser. Bir başka deyişle; varsayım, tahmin ve yargıdan uzak duran bir bakış hali bu. Sanki her şeyi ilk defa görüyormuşuz gibi. İlgiyle ve merakla bakmak. Zihninin yaratığı hikayelerin ve düşünce girdabının farkındalığıyla hareket ediyor Mindful lider. Başarı kadar, hataları be başarısızlıkları da benimseyerek…Zihninin alıp başını gittiği anları fark etmek ve azaltmak; Kendi hikayelerimizin ve filtrelerimizin bilincinde olmak; Başkalarının ne düşünüp, hissettiği hakkında varsayımlarda bulunmadan ve kendilerinin “göremediği” unsurların neler olduğunu öğrenmek amacıyla dinlemek önemli birer pratik Mindful liderler için…
4. KENDİ SIKINTI VE ZORLUKLARIMIZLA BAĞLANTIDA OLMAK.
Burada “CONNECT TO YOUR PAIN” diyor Lesser. Yani hissettiğiniz acı, ıstırap, sıkıntı, huzursuzluk hali her ne ise bu duygularla derinden bağlantı kurmak ve yüzleşmekten bahsediyor. Hatta bazen, bu duygularla olmayı isteyerek ve seçerek. Zira bu pratik, neyin önemli ve anlamlı olduğunu anlamamıza, bedenimizde ihtimam göstermemiz gereken duygusal yaraların neler olduğuna dair işaretleri anlamamızı sağlıyor.
Meditasyon pratiği, bize bu duygularla kalabilme zemini yaratıyor aslında. İç görülerimiz ve duygularımızla bağlantı kurarak rahatsız olduğumuz hisleri yakından tanımamıza alan açıyor. Mindful lider, kendisini rahatsız ve mutlu eden konulara ait bir kayıt tutabiliyor ve yeri geldiğinde sadece “hayatta olduğuna” ve sahip olduğu hiç bir şeyin gökten inme olmadığının bilinciyle “Şükür” diyebiliyor. Yaşanılan hayatın alınan her ne nefesin ne kadar değerli bir hediye olduğunu fark ederek.
B. BAŞKALARIYLA OLAN BAĞIMIZ (CONNECT):
5. BAŞKALARININ SIKINTI VE ZORLUKLARIMIZLA BAĞLANTIDA OLMAK.
“CONNECT TO THE PAIN OF OTHERS”, yani başkalarının hissettiği acı, ıstırap, sıkıntı, huzursuzluk halleriyle de derin bağlantı kurmanın öneminin altını çiziyor Lesser ve Dalai Lama’nın bir sözünü hatırlatıyor: “Eğer başkalarını mutlu etmek istiyorsanız, “şefkati” pratik edin. Eğer siz mutlu olmak istiyorsanız, “şefkati” pratik edin.”
Bir liderin en temel görevinin bir ekip ve topluluk ruhu oluşturmak, bağ kurmak ve bu bağı ve ruhu beslemek olduğunu belirtiyor. Başkalarıyla olan benzerliklerimizi görebilmek, onların nereden geldiklerini, hangi zorluklardan geçtiğini görmek başlı başına bir pratik. Eleştiri, küçük görme, hor görme gibi davranışlar bu yolda karşımıza çıkan ve aşmamız gereken engeller. Bu engelleri ise ancak başkalarına empati, şefkat ve nezaket göstermeyi pratik ederek aşabiliriz. Başkalarının zorluklarıyla bağlantıya geçtiğimizde güven, tatminkârlık ve aidiyet hislerimizi de güçlendirmiş oluyoruz aslında. Ayrıca başkalarıyla olan ortak noktalarımızı ve benzerliklerimizi görmeye çalışmak da destekleyici bir pratik. Unutmayın: Plato’nun dediği gibi: “Nazik olun! Tanıştığınız her kişi zor bir mücadele veriyor.”
6. BAŞKALARINA BAĞLI OLDUĞUMUZUN BİLİNCİYLE HAREKET ETMEK.
Einstein “Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da ölü başka insanların emeğine dayandığını hatırlatıyorum; ve bana sunulanı aynı ölçüde geri vermeye çabalıyorum." demiş. “DEPEND ON OTHERS” olarak nitelendiriyor bu pratiği Lesser. Başkalarına olan ihtiyacının bilincinde Mindful lider. Liderliğin, ekibini motive etmek ve ortak bir vizyonu birlikte başarmanın da ötesinde güven yaratmak ve anlamlı bağlar kurmak olduğunun bilincinde. Ekibindeki kişileri dinliyor, Koçluk gerektiren durumları iyi değerlendiriyor, onlara yetki vererek motive ediyor ve cesaretlendiriyor. Yeri geldiğinde dinlenmelerin hatta bir inzivaya gitmelerini teşvik ediyor. Ekibiyle birlikte meditasyon yapma fikrini benimseyecek cesarette. Ayrıca yaratıcılık ve başarının, ekipte bulunanlar arasında yaratılan işbirliği ve güven ile doğrudan bağlantılı olduğu gerçeğiyle hareket ediyor. Bir grup veya topluluk kurarken hem kendinin, hem de başkalarının liderlik tarzının ne olduğunu iyi biliyor. Vizyoner oluşu mu, organizasyon yeteneği mi, insanlara yakınlığı mı, yoksa iş bitirici özelliği mi onu ayrıştıran faktörler? Ayrıca yapılan toplantıların nasıl bir havada cereyan ettiği ya da düzenlendiği de önemli bir kriter Mindful lider için. Dayanışma, iş birliği ve destekleyici bir ortak paydada gerçekleşmesi büyük önem taşıyor bu buluşmaların.
C. BÜTÜNLEŞME (INTEGRATION)
7. KENDİMİZE VE BÜTÜNE HİZMET ETMEYEN UNSURLARDAN ARINMAK.
Bir başka deyişle, olaylara yalın ve basit bir perspektiften yaklaşmak. Gündelik, sosyal ve iş yaşamımızda bir kaç dakika olsun, “Yapılacaklar listesi”, proje ve planlarımızdan uzaklaşmak mesela. Karşılaşılan zorlukla, olana olduğu gibi bakabilmek ve kabul vermek. Hem kendimize, hem de başkalarına yönelttiğimiz suçlamalardan da uzaklaşmak. Meditasyon yaparken takındığımız duruş halini, yani sakin, rahat, ancak dikkatli duruşumuzu her zaman korumaya çalışmak. Kalıplarınızın dışına çıkmayı pratik etmek. “Çok yoğunum, çok meşgulüm.” söylemini, “Odaklanıyorum, kendimi yaptığım işe tüm mevcudiyetimle veriyor ve olaylara geniş bir perspektiften bakıyorum.” söylemine çevirmek. Enerjimizi, önceliklerimize ve neyin önemli olduğuna vermek. Zorladığımız anlarda, bırakabilmeyi bilmek ve 3 nefes pratiğini uygulayarak, bedenimiz ve nefesimize odaklanmak. Bu hayatta tek bir işiniz varmış, onun da “Farkındalığınızı artırmak ve başkalarına yardım etmek” olduğu düşüncesiyle hareket etmek…
İşte Mindful ve otantik bir liderin gündelik yaşamına adapte ettiği birbirinden değerli 7 anlamlı pratik.
Şimdi gelin, bu pratikleri birlikte uygulamaya ve deneyimlerimizi paylaşmaya ne dersiniz?
Sevgiyle Kalın,
An’da kalın.