Self-Care / Öz-Bakım

self-care-öz-bakım-raquel-habib.png

“Öz-bakım” denildiğinde ne anlıyoruz? “Öz-bakım” dediğimiz şey gerçekten nedir?

Belki bir çoğumuz bu sözcüğü duyar duymaz bir SPA’ya gidip bütün bir günü masaj ve diğer rahatlama teknikleriyle geçirmek ya da alışverişe çıkarak pahalı giysiler almak, ya da egzotik bir tatile çıkmak gibi kendi istek ve zevkimize hitap edecek faaliyetlere bulunmak olarak algılayabiliriz. Tabii ki tüm bunlar bizi geçici de olsa mutlu edebilecek etkinlikler olsa da hakiki öz-bakım bu faaliyetlerden çok daha fazlası aslında.

Kendinize iyi bakıyor musunuz? Daha doğrusu Kendinize nasıl bakıyorsunuz? Kendinize nasıl ihtimam gösteriyorsunuz?

Öz-bakım, bilerek ve bilinçli olarak kendi sağlığımız, refahımız ve esenliğimiz için kendimize iyi gelen şeyleri yapmak ya da iyi gelmeyen şeyleri yapmamak anlamına geliyor. Bir başka değişle, başkalarına karşı gösterdiğimiz özen, sevgi, şefkat ve inceliği kendimize de gösterdiğimizde öz-bakım ihtiyacımıza seslenmiş oluyoruz.

Bazılarımız için anlaması zor bir kavram olabiliyor bu. Zira bir çoğumuz kendimizden önce başkalarına yardım etmek üzere eğitildik; öyle gördük büyüklerimizden.

Türkçeye “diğerkâmlık” diye çevriliyor “Altrüizm”, yani başkalarına yardım etme kapasitesi. Ancak kendi ihtiyaçlarımıza öncelik vermezsek, o zaman başkalarına yapacağımız yardımda da yetersiz kalabiliriz.

Hepimizin duygusal, zihinsel, fiziksel, ve ruhsal ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamadığımız zaman kendimizi bitik, yorgun ve stresli hissedebiliyoruz. Öz-bakım, başkalarına yardımcı olabilmemiz için gücümüzü toplamamıza ve kendimizi yeniden toparlamamıza imkan sağlıyor. Yani bencil bir davranış değil, kendimizi koruduğumuz bir yaklaşım.

Kendimize dönüp baktığımızda ve ihtiyaçlarımızı fark ettiğimizde, kendimizi yeniden canlandırmak ve zinde tutmak için yapacağımız pratiklere öncelik verebiliriz. O nedenle öz-bakım herkes için farklı pratikler içerebilir. Örneğin, başkalarıyla aranıza bir takım sınırlar koymak ya da sizi iyi hissettirmeyecek durumlara karşı “Hayır” diyebilmeyi öğrenmek bu pratikler arasında yer alabilir.

Ya da sizi konfor alanınızdan çıkartabilecek yeni deneyimlere veya olanaklara “evet” diyebilmek…Size iyi gelmeyen sağlıksız alışkanlıklar yerine egzersiz, doğa yürüyüşü, nefes egzersizi, vb. aktivitelere katılmak. Belki güzel bir film izlemek; belki şöyle esaslı bir kahvaltı…1 saatliğine de olsa çevrimdışı olmak mesela. Telefonunuzu kapatıp, mesaj seslerinden uzaklaşmak…Ekran başında karamsar haberler dinlemek yerine, güzel bir uyku molası vermek…Şükran defteri tutmak ve belki de en önemlisi kendinize öz-şefkat göstermek.

Bazense sadece hissettiğiniz duyguyu ve olayı yaşamaya izin vermektir öz bakım; ve kendine özen, olanla oturabilmeye kabul vermektir. Henüz kendimize ve öz bakımımıza özen göstermeyi öğrenmemiş olmamız öğrenemeyeceğiz anlamına da gelmiyor.

Özetle söz konusu durumda kendi ihtiyacınıza neyin iyi geleceğini hissediyorsanız, o aktiviteye odaklanmak öz bakımın özünü oluşturuyor. Ne kadar çok bilinçli bir şekilde bu pratikleri uygularsak duygusal dayanıklılığımızı o derece yükseltir ve hayatta karşımıza çıkabilecek zorlularla başa etme gücümüzü o düzeyde artırabiliriz.

Şimdi gelin zihninize ve bedeninize soralım; neye ihtiyaçları var? Neyi yapmanız ya da yapmamanız size iyi gelebilir? Küçük, küçük de olsa bir yerden başlayabilirsiniz.

 

Sevgiyle kalın.

An’da kalın.

Previous
Previous

Loving-Kindness Meditation / Sevgi-Nezaket-Şefkat Meditasyonu

Next
Next

Yeni Başlayanlar için 6 Adımda Meditasyon Pratiği /