“Real Change” / “Gerçek Değişim” Kitabından alıntılar/Değişim Mümkün.

1970’lerden bu yana Meditasyon ve Mindfulness konusunda eğitimler veren Sharon Salzberg, geçtiğimiz Eylül ayında bir kitap yayınladı: Real Change; yani, Gerçek Değişim.

real-change-gerçek-değişim-raquel-habib-coaching.png

Vipassana (İç görü) ve Loving-Kindness-Compassion (Sevgi-Nezaket-Şefkat) meditasyonu geleneğinden gelen Salzberg bu kitabında Meditasyon pratiğinin pasif bir eylem olmadığını, zira aksiyona geçebilmemiz için gereken “konsantrasyon” ve “enerjiyi” sağlayabileceğimiz bir pratik olduğunu vurguluyor. Ve tıpkı Gandhi’nin meşhur “Dünyada yaratmak istediğin değişimin kendisi ol.” sözünün hatırlatırcasına, gerek kendi iç dünyamızda gerekse çevremizde oluşturmak istediğimiz değişimi yaratmamızın ancak büyük resmi görebildiğimizde mümkün olabileceğini belirterek, bizlere çeşitli pratikler öneriyor.

Bu haftadan itibaren bu değerli kitabın bazı bölümlerini sizler için gerek tercüme ederek, gerekse yorumlar katarak kaleme almaya çalışacağım.

DEĞİŞİM MÜMKÜN.

İçinde yaşadığımız dünya, kafamızı nereye çevirirsek çevirelim, bizleri huzursuz eden haberlerle dolup taşıyor. Ve ister istemez bu haberler bizde yıpratıcı etkileri oluşturuyor.

Her sabah meditasyon yaparken geleneksel olarak başkalarını, örneğin zorluk yasayan bir dostunu, ya da hasta bir arkadaşını düşündüğünü ve bu kişilere meditasyon ile oluşan pozitif enerjiyi gönderdiğini söyleyen Salzberg, son zamanlarda yaşanan olaylar karşısında “Dona Kaldığını” ifade ediyor.

STRESE KARŞI VERDİĞİMİZ TEPKİ

Psikolojide bu tepkinin de bir ismi var. Bizler, genelde stres karşısında 2 tip tepki veriyorken, yani o duruma karşı “Savaşmayı” ya da o durumdan “Kaçmayı” tercih ediyorsak, artık 3. bir tepkiyi de verir hale geldik: “Hareketsiz Kalmak”, “Donmak”. Tıpkı geyiklerin arabaların farlarında ışıklarını gördüklerinde öylece durup, oldukları yerde kımıldaman donup kaldıkları gibi.

Bazı stres uzmanları “savaşmak” ya da “kaçmak” tepkisinin arkasında birer “umut ışığı” olduğunu vurgularken, “donma” tepkisinin arkasında bir “ümitsizlik” hissi yattığını ve o nedenle baş edilmesi daha zor bir durum olduğunu belirtiyor.

Eğer kendimizde veya çevremizde bir fark, bir değişiklik yaratmak istiyorsak bu “Donup Kalma” tepkisiyle uzun bir süre kalmak iyi bir davranış biçimi değil.

O nedenle karşılaştığımız durum ne kadar kötü olursa olsun, ya da strese karşı vereceğimiz tepki ne olursa olsun, korku anında Mindfulness ve meditasyon pratiklerini birer araç olarak kullanabileceğimizi belirtiyor Salzberg.

Bu pratikleri, içimizde bir aksiyona geçme duygusu geliştirmek ve vereceğimiz tepkilerin alanını anlayabilmek için yapıyoruz.

Her türlü kaosun, gerginliğin ve sıkıntının ortasında nefes almayı, geniş bir alana sahip olduğumuzu ve kendi iç gücümüzden ve birbirimizden destek alarak hayatımızda gerçekten neleri gözetmemiz gerektiğini hatırlamak için pratik yapıyoruz.

Yaşadığımız bazı durumları, anksiyete düzeyimizin yüksek olması, kendimizi zayıf ve yetersiz hissetmemiz ve kaybetme korkumuzdan dolayı olduklarından daha abartılı biçimde algılayabiliyoruz. Bazılarını ise hayal dünyamız yaratıyor. Bazıları gerçek ancak biz onların olabileceğinden çok daha fazlasını yaratıyoruz kafamızda.

KALPLER AĞRIYOR

Özellikle genç nesiller kendilerini çok daha kapana kısılmış hissediyor. Kendilerinin yaratmadığı bir sitemin içinde doğup, kendi değerleriyle uyuşmayan bir siteme ayak uydurmaya çalışıyorlar.

Yıllar önce okuduğum bir söyleşisinde neyzen Kudsi Ergüner, “Toplum ağır bir şizofreni geçiriyor.” demişti.

Sharon Salzberg’un bu kitabında rastlattığım, antropolog Gregory Bateson’ın “double-bond” teorisi ise bu konuyla direkt ilintili. Bu teoriye göre karşı taraf size birbiriyle tezat oluşturan 2 ayrı mesaj veriyor ve siz bu mesajlardan birine uygun bir şekilde cevap verirken, diğerine cevap verme konusunda hüsrana uğruyorsunuz. Örneğin, anneniz sizi sevdiğini söylerken, beden dili bunun aksini ima eden bir tavır sergiliyor. Ve sonuçta siz kendinizle şüpheye düşüyor ve kendinize olan güveniniz sarsılıyor ve neyin doğru olup olduğu konuşunda korku ve karmaşa yaşıyorsunuz.

Bu tip çifte mesajların, yaşadığınız toplumda sürekli üzerinize geldiğini düşünsenize? Sonuçta ne kendinize, ne algılarınıza ne de duygularınıza güvenir hale geliyorsunuz. Kendi zihin sağlığınızı da sorgular hale geliyorsunuz neredeyse.

Salzberg, içinden geçtiğimiz bu karmaşık dönemin yarattığı huzursuzluğa karşı artık kendini koruyacak araçlara sahip olduğunu belirtiyor. Neler bunlar:

1.     Meditasyon pratikleri.

2.     Ona yol gösterecek kendi değerleri: örneğin kendine ve başkalarına karşı saygı göstermek ve hayatında bir denge sağlamak.

3.     Kendi dayanaklığını koruyacak içgörürlere sahip olarak, bu yaşananlar içinde yanlız olmadığını kendine hatırlatmak.

4.     Sevginin iyileştirici gücüne inanmak.

Bu sayede, çaresiz hissetmediğini belirtiyor Salzberg.

Nasıl bir ortam içinde olursak olalım, her türlü olumsuz etken yanında, kendi kırılganlıklarımızı kabul etmek ve çıkış yolu olarak bize ışık tutacak, birbirimizle bağlantımızı güçlendirecek ve özgür kılacak yolları keşfetmek azim ve sabır istiyor.  

Stres ve endişe durumlarında dikkatinizi başka bir noktaya çekmek iyi bir strateji olabiliyor.

Salzberg ve bir arkadaşı da oyun gibi bir süre birbirlerine “iyi haber” gönderme yolu seçmişler. Google’a sesli olarak soruyorlarmış “Bana bugün iyi bir haber söyle.”.

Bu noktada Salzberg Amerika’da ve Thailand’da olan dehşet verici 2 olaya değiniyor ve bu olay

Dünyada yaşanan bazı dehşet verici olaylar sonucunda bu olaylardan kurtulan bazı kişilerin olay anında ve sonrasında aldıkları ve sosyal değişime neden olan aksiyonlar her şeye rağmen hepimizin içinde müthiş bir kapasite olduğunu gösteriyor.

Kırılgan ve hassas olabiliriz ancak hepimiz güçlü ve dayanıklıyız da aynı zamanda. Her zaman kendimizi toparlayabilir ve baştan başlayabiliriz. Mindfulness meditasyonu yapan kişilerden biri annesinin bir sözünü hatırlatıyor. “Fırtına’dan kurtulmana dinginliğin kendisi değil, dinginliğin içindeki huzur neden olur.”

YUMUŞAK VE GÜÇLÜ

Bu noktada çok sevdiğim bir benzetme yapıyor Salzberg. “Ne zaman zor bir durumla karşılaşsam, kendi gücümü ve kuvvetimi toplamak için “su” metaforunu düşünürüm.” diyor. Suyun aslında ne kadar esnek bir madde olduğunu, içine girdiği her kalıba dönüşebildiğini, su ile ilgili söyleyebileceğimiz her deneyimin akıcı olduğunu dile getiriyor. Tabii ki donduğunu, ancak eridiğini de belirtiyor. Ve zaman içinde kayaları bile deldiğini…

Kendinde ve dünyada büyük değişimler yapan bir çok kişiden ilham alabiliriz. Donmalarına sebep olan durumlardan, kendi içlerindeki gücü aktive ederek, tekrar akışkan hale dönüşerek bu değişimi gerçekleştiren insanlardan…

Bu kişiler yaşam amaçlarını, vizyonlarını, hedeflerini bir çok farklı kaynaklarda elde ediyorlar: Dini geleneklerinden, yaşadıkları travmalardan, ailelerinden edindikleri değerlerden…Bu kişilerin dünyadaki uğraşları ve çabaları etraflarındaki toplulukların, doğanın, müziğin ve şiirin etkileriyle güçleniyor.

Jonhny Cash’in eşi Rosanna Cash bir konuşmasında şöyle diyor: “Eğer, dünyada barış olacaksa ya da hepimizi yukarı doğru çeken bir hareket, bu 2-3 politikacının birbiriyle konuşmasıyla değil, sanat ve müzik, insanları kendi inançlarını ifade edecek, kendi duygularını hissedecek kadar değiştirdiği için olacak. Sanat vasistasıyla birbirimize karşı şefkat ve empati geliştirebiliriz ve diğer insanların acı çektiğini bildiğinizde bu konuyla ilgili bir şey yapmak istersiniz.”

MINDFULNESS SADECE İNZİVAYA ÇEKİLENLER İÇİN DEĞİL.

Salberg kendi açısından da “Mindfulness ve Sevgi-Nezaket-Şefkat meditasyonlarının da şefkat, herkesi benimseme ve anlayış gibi temel değerleri sürdürülebilir bir şekilde içimizde uyandırıyor.” diyor.

Salzberg açısından sevgi-şefkat ve Mindfulness meditasyonlarını uygulaması aşağıda belirttiği alanlarda etkili oluyor:

• Uzun vadede kendimizi destekleyebilecek bir dayanıklılık oluşturuyor.

• Yaşamak istediğimiz değerlere dayalı stratejilerle, hayatımızda daha iyi seçimler yapmak için zihnimizi netleştirmeye yardımcı oluyor.

• Bizlere yaşadığımız kayıp, hayal kırıklığı veya acı duygularıyla nasıl başa çıkabileceğimizi yıkıcı değil, iyileştirici ve bizi ileriye götüren bir şekilde öğretiyor.

• Enerjimizi daha üretken bir şekilde odaklamamıza ve yorgunluğumuzu gidermemize yardımcı oluyor.

• Başkalarıyla daha etkili ve uyumlu bir şekilde güçlerimizi birleştirmemizi sağlıyor.

• Kendimize, birlikte çalıştığımız kişilere ve hatta kararlarına ve eylemlerine karşı olduğumuz kişilere bakış açımızı değiştirmemize yardımcı oluyor.

• Başkalarıyla olan bağlantımızın gücünü geliştirirken kalbimizi açmamızı ve aydınlatmamızı sağlıyor.

“Eylemin yerini alması için asla meditasyon, dua, olumlu düşünceler önermem. Ancak, harekete geçmeye devam etmek için enerjiye sahip olmak için daha büyük bir şeye tekrar tekrar bağlanmam gerektiğini biliyorum." diyor Salzberg. 

Anında başarı elde etmediğimizde, çok yorgun olduğumuzda, hüsrana uğradığımızda, değişime yönelik çabalarımıza nasıl devam edebiliriz ki?

Yaşadığımız stres ve anksiyete durumlarına karşı sığınacağımız korunaklı bir yerimiz var mı? Kendimizi o an yaşadığımız olumsuz deneyimlerden çok daha anlamlı, daha büyük bir amaca doğru nasıl çekebiliriz? Daha büyük bir vizyon içinde yaşamayı nasıl hatırlatabiliriz kendimize?

MÜMKÜN OLANI ÖNGÖREBİLMEK

Değişim yolculuğu çok geniş anlamda aksiyon almak ile ilgili. Onu nasıl şekillendirdiğimiz, ondan nasıl yararlandığımız ve onu nasıl sürdüreceğimiz ile ilgili…

Daha spesifik olarak, güçlenmeyi dünya sevgimizle nasıl birleştirebileceğimiz, bizim için neyin önemli olduğu, hangi yanlışları düzeltmek istediğimiz ve hangi kolektif hayalleri gerçekleştirmeyi umduğumuzla ilgili…

Kendimiz için arzuladığımız ve birbirimize vermeye hazır olduğumuz sevginin iyileştirici bir güç̧ olduğuna inanıyorum. Sevgi yumuşak ve duygusal değildir. Güçlü ve dayanıklıdır. Birbirimize bağlı olduğumuz gerçeğinden kaynaklanır ve büyük bir gücü vardır, çünkü hakikatle uyumludur.

Herhangi bir anda kendimizi ne kadar sıkışmış hissedersek hissedelim, değişimin zor, ancak her zaman mümkün olabileceği bir dünyaya inanıyorum. Kendimize rehberlik edecek bir bilgeliğe ve bizi ileriye taşıyacak bir sevgiye sahip olabileceğimiz; birbirimizi kapsayıcı ve gözeten bir vizyonu yine birbirimizi destekleyerek gerçekleştirebileceğimiz bir dünyaya inanıyorum.

Previous
Previous

Anksiyeteyi azaltmak için 7 adımda Merkezlenme Pratiği

Next
Next

The way you speak to yourself matters. / Kendinizle konuşma biçiminiz önemli.