The way you speak to yourself matters. / Kendinizle konuşma biçiminiz önemli.

Hayatımızda en çok gevezelik eden kim biliyor musunuz?

Kendi iç sesimiz. Nam-ı değer zihnimiz.

kendinizle-konuşma-biçiminiz-raquel-habib-coaching

Ben ona “iç yargıcım” da diyorum bazen. Beni sürekli eleştiren, yanlış ve eksik yaptıklarımı her an yüzüme vuran...

 Herkes sustuğunda bile susmayan bu ses size de tanıdık geldi mi?

Sürekli konuşuyor olması bir yana, ya söyledikleri? Asıl dikkat etmemiz gereken yer burası.

Çünkü ister istemez, kendinizi kendimizle konuşurken bulduğunuz an, önemli bir an.

Neden mi? İngilizce’de “Self-Fulfilling Prophecy” denilen bir kavram var. Türkçeye "kendini gerçekleştiren kehanet" olarak çevriliyor. Bu kavramdan bahsetmemin sebebi, kendimizle konuşma biçimimizin de, kullandığımız kelimelerin de hayatımızda yaşadığımız durumlar üzerinde ciddi etkileri olması. Yani kullandığımız kelimelerle kendi kendini gerçekleştiren durumlar yaratabiliyoruz.

Daha bilimsel konuşacak olursak psikolojinin bir alt alanına doğru ilerliyoruz. Yani “Dönüşümsel Dilbilgisi”ne, “Psikodilbilim”e. Psikolojinin bu alanı da bize konuşurken kullandığımız dilin, seçtiğimiz kelimelerin, kurduğumuz cümlelerin kendi zihinsel süreçlerimizi etkilediğini öne sürüyor. Yani kelimelerimiz, kendi algılarımızı ve zihnimizi de şekillendirirken yaşadığımız olayların nasıl sonuçlanacağına da etki ediyor. Hem kendimizi, hem de çevremizdeki insanları da etki alanı içine alarak. İşte o nedenle genel anlamda ve özellikle de kendimizle konuşurken seçeceğimiz kelimeleri çok dikkatli seçmemiz gerekiyor.

Zihinimiz “olumsuz”a meyilli olduğu için, örneğin, “Çok zor; yapamam; beceremem.” gibi sözcükler yerine “Denemeye değer; vakit alsa da yapabilirim. Olabilir.” gibi ifadeleri tercih etmemiz, üzerimizde baskı veya stres yaratmak yerine bize esneklik ve ivme kazandırıyor.

İç sesimiz, çocukluğumuzda etrafımızdakilerin bize söylediklerini ve deneyimlerimizden edindiğimiz çıkarımları da temel alarak kendine bir lisan ve konuşma biçimi geliştirir.

Bu sesi ortadan kaldırmayı başaramasak da onu değiştirmemiz, sesini kısmamız ya da bize karşı konuşma şekline müdahale etmemiz mümkün.

Bunun için önce onu tanımaya ihtiyacımız var.

Her an her durumda ortaya çıkan ve gerektiğinde iyi bir kamuflaj ile herkesi kendine inandırabilen bir gücü var bu sesin. O nedenle onunla dost olmamız, ona şefkatli olmamız ve onu tanımaya açık olmamız ilk başlangıç noktamızdır.

Bunun için kendinize gün içinde neler ve nasıl söylediğinizi fark edin.

Etrafınızın eleştirilerinden ve yorumlarından rahatsız oluyor olabilirsiniz. Ve eminim ki, siz de kendinize bir çok yerde etrafınızdakilerden çok daha acımasız konuşuyor olabilirsiniz.

 Ben de yıllarca iç sesimin etkisinde kaldım. Ancak bugün geldiğim noktada onu çok daha çabuk fark ediyorum. Ve artık ona şefkatle bakabiliyorum.

Her zaman dediğim gibi “şefkat” her şeyin panzehiri.

İçinde şefkat barındırmayan ilişkilerin ne kendime ne de etrafıma pek hizmet etmediğini gözlemledim.

Şimdi kendimizle konuşma biçimimize geri dönecek olursak, hiç gözlemlediniz mi acaba;

siz kendinizle nasıl konuşuyorsunuz?

Bugün bu yanınızı yakın takibe almaya ne dersiniz?

Sevgiyle kalın,

An’da kalın.

Previous
Previous

“Real Change” / “Gerçek Değişim” Kitabından alıntılar/Değişim Mümkün.

Next
Next

Deep Listening / Derin Dinleme