“Real Change” / “Gerçek Değişim” Kitabından Alıntılar #2 / Yangına Uyanmak
Sharon Salzberg’ün “Real Change- Gerçek Değişim” isimli son kitabından önemli bulduğum bölümleri tercüme ederek sizlere aktarmaya devam ediyorum.
Kitabın 3. bölümünde değişik sebeplerle içimizde uyanan “öfke” duygusu Yangına benzeterek ve bu yangını bizi yakıp kül etmeden nasıl kontrol altına alabileceğimize dair iç görülerini paylaşıyor.
Şöyle yazıyor Salzberg:
“Öfkemiz, tıpkı bir orman yangını gibi amansızca büyüyerek yayılabilir; başladığı noktadan çok uzak bir yerde sona bulabilir ve yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Hepimizin başına gelmiştir: Çocuklarımızla yaşadığımız bazı gergin ilişkiler, yaşlılıkla yüzleşmek istemeyen ya da zorlanan anne-babamızla olan iletişimiz, bir proje üzerinde çalışırken ekipten birinin son derece fütursuz bir davranışı ve söylediği bir söz tüm bedenimizin öfkeyle dolmasına ve sonunda sonradan pişman olabileceğimiz bir söz ve veya davranışta bulunmamıza sebep olmuştur.
ORMANI KURTARMAK /
Peki, öfke ve kızgınlığımızın yarattığı yangının ötesine nasıl geçebiliriz?
Tibet Budizminde şöyle söylenir: “Öfke, bizim kendimizi zayıf ve yetersiz hissettiğimde tutunduğumuz bir duygudur. Zira öfkenin bize güç kattığını, güçlendirdiğini düşünürüz.”
Yani bir anlamda, pek çoğumuz için dayanılmaz olan “çaresizlik” hissinin üstünü örten bir işlevi vardır öfkenin. Bir şeyleri yapmak, düzeltmek, çözmek ve neticeye ulaşmak; bazı şeyleri kontrol edebilmek isteriz.
Yaşadığımız bir hayal kırıklığı, üzüntü veya keder de içinde “çaresizlik” hissi barındırır. Ancak öfke, bu hislerin aksine bir süreliğine de olsa bize güç, eyleme geçme, gurur ve bir şeyleri doğru yaptığımız hissini verir.
ÖFKENİN BİZE VERMEYE ÇALIŞTIĞI MESAJI ONURLANDIRMAK/
Zor olan konu, öfke kendini tüm haşmetiyle gösterdiğinde bizi tüketmesine izin vermeden, onun bize iletmek istediği mesajı anlamak ve bu mesajı onurlandırmaktır. Tabii ki öfkeyi hissetmek yanlış bir şey değil, ancak bizi yakıp yıkabileceği gerçeğini anlamamız gerekiyor.
ÖFKEYE “MINDFUL” BİR ŞEKİLDE YAKLAŞMAK
Buradaki en büyük ironi şu: Dikkatinizi sadece Mindfulness bakış açısıyla öfkeye verdiğinizde, öfkenin barındırdığı toksisite ve onun sizin üzerinizde yarattığı boğulma ve bunalma hissinin giderek azalması ve öfkenin nihayetinde yatışıyor olmasıdır.
Bu fikir, öfkeye nasıl yaklaşacağımız konusunda bize bugüne kadar öğretilenlerle biraz çelişiyor aslında. Zira öfke bizlere ya istenmeyen ve bastırılması gereken bir duygu, ya da gücümüzün tek kaynağı olarak yansıtılmıştır. O nedenle, öfkeye sadece dikkat ve farkındalıkla bakma fikri, bir çoğumuz için kolay anlaşılır ve kavranabilir bir yaklaşım değildir.
Benim kendi öğretimde, öğrencilerim çoğu kez bana dikkatimizi öfkemize çevirmenin, “soğuk durmak” ya da “kayıtsız kalmak”la ilgili olup olmadığını sorar. Onlara cevabım ise kesinlikle “hayır”dır.
ÖFKE CESARETE DÖNÜŞTÜĞÜNDE
Öfkenizi farkındalıkla izlediğinizde, yani onu bedeninizde hissettiğinizde; onun karmaşıklığını ve değişen dünyasını izlediğinizde aslında orada tüm varlığınız ve şefkatinizi vererek, öfkenin kendisi ve öfkeden doğan tüm duygu ve düşünceler üzerinde çalışmaya başlıyorsunuz.
Sonra da öfkeyi tanıyor, enerjisini avucunuzun içine alabiliyor ve onun körükleyeceği sertlik, kin ve umutsuzluğa yakalanmıyorsunuz. O nedenle ben her an, her gün her hafta kendime nefes almayı hatırlatırım.
Öfkeye tekrar tekrar direnmek yerine, “kendimize karşı verici/cömert olabilme” pratiği yapma fikrine açık olabiliriz. Sadece böyle bir hissin orada olmasına bile izin verebiliriz. İç dünyamızda kendimize karşı böyle bir izin hissi barındırmamız ile, öfke, depresyon ve korku gibi sancılı bir oluş hali içeren duyguların bizi tüketeceği gibi bir beklentiyi de ortadan kaldırabiliriz.
Bu gibi duygular belirebilir ve biz onların kalmasına değil, gitmesine izin verebiliriz. Bu bir “tutunmama”, “kendimizi onlarla özdeşleştirmeme” ve “ben buyum ya da ben hep böyle olacağım” gibi düşünmeme pratiğidir bir anlamda.
Böylesi hallerin gelip geçici yapısını fark ettiğimizde, öfkenin bu güçlü enerjisini çok daha güçlü yollarla yönlendirebiliriz. Bu dinamiği değiştirmek ve dönüştürmek, içten gelen çok derin bir arzu ve istek gerektirir.
Bunu yaptığımızda öfkemizle ilgili eleştirel bir bilgelik geliştiririz ve alışık olduğumuz “nefrete karşı nefret” gibi bir alışkanlıktan kurtarırız. Onun yerine özgür olduğumuzu ve bir seçim yapmamız gerektiğini biliriz.
Kendimin ve başkalarının deneyimlerine bakarak gördüğüm şey, öfkenin içinden çıkartabileceğimiz ve bize hükmetmeleri yerine bize hizmet edecek çok güçlü ve önemli unsurlar olduğudur.
Öfkenin içinden korku / saldırganlık / taraf tutma / yıkıcılık / üstün olma gibi unsurları ayıkladığınızda bir iç görü (gerçeği tüm açıklığıyla görmek) ve enerji oluşur. Örneğin, iç görürlerinizle bir şeyin çok yanlış olduğunu veya birinin derinden haksızlığa uğradığını veya zarar gördüğünü anlarsınız. Ve bu iç görü, oluşan enerji ile birlikte “cesaret”e dönüşür.
O noktada harekete geçebilir, ustaca ve dayanıklı bir şekilde tavır alabilirsiniz, çünkü ne iç görü ne de enerji, bir başkasına zarar verme fikri üzerine dayanmıyor. Doğru ve yanlışı ayırt etme hissi; aciliyet duygusu halen bedeninizde mevcuttur, ancak tüm bu duygular artık kendiniz ve başkalarına karşı duyacağınız şefkatle bütünleşmiştir.
DAHA GENİŞ BİR PERSPEKTİF
Öfke veya kızgınlığımızı basit bir şekilde dinlediğimizde, büyük bir enerji kaynağına dönüşebilme potansiyeline sahiptirler.
Eğer öfkeyi direkt olarak hisseder, onu bedenimizde öğrenir, tam ortasındaki acıya kulak verir, farklı bir bakış açısı ve açıklıkla onun etrafında bir alan açarsak ve onu yavaş yavaş güvenli bir şekilde şefkatle mayalarsak, o zaman onun enerjisini açığa çıkarabilir ve onu “cesaret” duygusu olarak kullanabiliriz.
Ve bu cesaret, ortada henüz ileriye dönük gözle görünür bir sonuç olmasa da bizim aksiyon almamıza ve harekete geçmemize ön ayak olur. Bu cesaret, ne yapacağınızı bilemeseniz de durup önünüzdeki işleri küçük de olsa yapmanıza alan açar.
Unutmayın ki bu hayatta sizin, hepimizin bir değeri var. Bu çok önemli bilgiyi hatırlayabilir ve size yön veren kendi Kuzey Yıldızınız gibi görebilirsiniz.