Karar sizin: Evet mi? Hayır (lısı) mı?

İngilizce “Decision”, yani “Karar” kelimesinin latince kökü “cis” ya da “cid”, yani “kesmek”, “öldürmek” anlamına geliyor.

Bir başka deyişle hepimiz bir anlamda hayatımızda aldığımız küçük ya da büyük kararlarla bazı şeyleri kesip atıyoruz hayatımızdan. Bir şeye (lere) “evet” derken, bir başka şeye (lere) “hayır” diyoruz.

İşte burada asıl önemli olan mesele, hayatımızda nelere “hayır” diyebileceğimize karar verebilmek ve bunu usulünce, nazikçe yapabilmek.

Bazen eskiyen elbiselerimizi çöpe atmaya ya da bir başkasına vermeye elimiz varmaz. Bu durumun bilimsel araştırmalara göre gayet normal olduğu ortaya çıkıyor. Zira hepimiz hali hazırda sahip olduğumuz şeylere, olduğundan çok daha fazla değer vermeye meyilliyiz.

Bu davranış biçimi “Endowment Effect” (Sahip Olma Etkisi) diye adlandırılıyor.

Photo: Linh Le

Photo: Linh Le

Ünlü psikolog Daniel Kahneman yaptığı bir araştırmada deneklerin yarısına bir kahve bardağı armağan ediyor. Bu kişilere, “Bardağınızı kaça satardınız” diye sorarken, diğer deneklere “Bu bardağa ne kadar para verirdiniz?” diye soruyor. Sonuçta, bardağa sahip kişilerin, kendilerine teklif edilen fiyattan çok daha fazla para istedikleri görülür.

O nedenle bizler sahip olduğumuz bazı şeylere – lüzümsuz bile olsalar – onlardan vazgeçmekte zorlanıyoruz. Öte yanda kültürümüzün bizim üzerimizde psikolojik etkisi olan “Ziyan etme!” mesajı da bilinç altımıza yerleşebiliyor ve bize hizmet etmeyen baıı şeyleri hayatımızdan çıkarmamızı engel teşkil edebiliyor.

Tüm bu psikolojik yanılgılarımızın farkında olmak, doğru kararları vermemizde son derece önemli.

Ekonomi biliminde de “Fırsat maliyeti” denilen bir kavram vardır ve şu anlama gelir: Bir şeyi yapma kararı aldığımızda, doğal olarak bir diğer şeyi yapmama kararı almışızdır ve yapmadığımız o şeyin de bize maddi, manevi bir maliyeti vardır. Bizler bu maliyeti iyi idrak ettiğimiz sürece daha doğru kararlar alabiliyoruz. Aynı zamanda etkin yöneticiliğin, yönetim biliminin de prensipleri arasına giren bu olguyu aynı şekilde kendi hayatımıza da taşıyabiliriz.

Hayatımızda bir şeylere “hayır” diyebilmemiz için öncelikle hayatımıza bir netlik getirmemiz, bu netliği oluşturmamız için de net bir vizyona ve amaca sahip olmamız gerekiyor. Bu amacı tespit ederek, bu amaçla uyumlu ve onunla aynı hizada oluşturacağımız bir niyetle yürüdüğümüzde yoluculuğumuzda daha açık ve ferah bir çizgide ilerleyebiliyoruz.

Michelangelo, “Mermerin içindeki meleği gördüm ve onu özgür bırakana kadar mermeri oydum.” demiş. Asıl önemli olanı görmek ve etrafındaki lüzumsuz olan diğer her şeyi bertaraf ederek önemli olana odaklanma fikrini ne kadar güzel özetlemiş.

Danışanlarımla yaptığım bireysel Mindful Coaching seansarında uyguladığım “An.lam” modülünde kişilerin hayat amacı, değerleri ve vizyon konularını irdeliyor ve “Hayır” diyebilecekleri konulara netlik getirmelerine rehberlik ediyorum.

Elinizde Michelangelo’nun çekiç ve keskisi olsaydı, siz neleri hayatınızdan çekip çıkarmak isterdiniz?

Sevgiyle kalın,

An’da kalın.

Previous
Previous

Kişisel Gelişim ve Dönüşüm Yolculuğunuzu destekleyen 5 pratik

Next
Next

Hayatımın kontrolü bende mi?