Hayatımın kontrolü bende mi?

Yaşamınızı çevreleyen, sizinle bağlantılı olduğunu düşündüğünüz ve hayatınızda belli bir rol oynayan tüm faktörlerinin işleyişini yakından takip etmek, hatta bu faktörlerin neredeyse tümünün kontrolünün sizin elinizde olmasını istediğiniz oldu mu hiç?

Bu davranış biçiminin İngilizce’de “CONTROL FREAK”, Türkçe ifadesiyle ise “KONTROL DELİSİ” denen bir ruh hali, ya da aşırıya kaçtığı noktada gizli bir hastalık olduğunu yıllar öncesine dayanan deneyimlerim sonrasında anladım.

Gizli bir hastalık diyorum, çünkü genelde kontrol delisi olanlar bunu pek kolay kabul etmezler. Ben de uzun yıllar kabul etmedim tabii ki.

Bu yönümün derinlerinde hayata olan güvensizliğimin yattığını fark etmem ve bunu kabul etmem epey bir zamanımı aldı.

02-RH-JOURNAL.png

Kontrol ihtiyacım, içimde baş edemediğim kaygılarımdan kaynaklanıyordu. Elimde değildi; bilmem gerekiyordu; hakim olmam gerekiyordu ki beklenmedik bir durumda A-B-C…planlarımı hazır edebileyim.

Her şeyin en kötü versiyonunu düşünüyor olmam ve onlara göre çözümler bulmam gerekiyordu. Sürekli bir şeyleri bilmeye ve takip etmeye ihtiyacım vardı. Bu ruh halimin beni ne kadar çok yorduğunu ve enerjimi tükettiğini farkına varamıyordum. En kötüsü ise, etrafımdakiler için ne kadar zorlayıcı bir durum olduğunu göremiyordum. Benim için tek gerçek olan, “ONLAR BENİ ANLAMIYOR.” inancımdı.

Sosyal ortamlardaki aktif halim, program yaparken üstüme aldığım büyük sorumluluklar, karşımdaki leb demeden leblebiyi anlamam, beden dillerini otomatik okumam, onlar söylemeden onlara ihtiyacı olanı vermem ve üstüme vazife olmayan bir çok işe bulaşmam beni oldukça yoruyordu.

İyi de DNA’na işlenmiş bir özelliği, bir anda nasıl frenleyebilirsin ki?

Merak etmeyin, siz niyet edince hayat size gerekli sınavları ve elçileri yolluyor.

Yeter ki değişmek isteyin ve sinyalleri doğru okuyun.

Hatta uzun bir süre bu durumun beynin yapısal bir fonksiyonu olduğuna ve kendi açımdan yapacak bir şeyin olmadığına dahi inandım. Ve bunu ispatlayacak bilgiler aramaya başladım.

Çünkü bu yönümü bırakırsam, ben kim olacaktım? Hayatını yönetmeyen ben, kontrolü bırakan ben nasıl biri olabilirdi? O zaman  kontrol kimde olacaktı?

Şimdi bugün geldiğim yerde ise sadece soruyorum kendime:

Kontrolün yüzde kaçı bende acaba?

Ben direksiyonu tutan ve arabayı kullanan mıyım?

Yoksa hayatıma şahitlik eden mi?

Hepsi mi?

Hiç biri mi?

İpucu: Belki de cevap “Bilmiyorum.” un açtığı olasılıklarda gizli.

Bir sonraki yazımda üzerinde “Bilmiyorum.” yazan kapıyı aralayacağım.

Düşüncelerinizi merak ediyorum, sizde nasıl hayat buluyor hayatı kontrol etme algısı? lütfen bana yazın

Sevgi ile kalın,

An’da kalın.

Previous
Previous

Karar sizin: Evet mi? Hayır (lısı) mı?

Next
Next

Sizin için gerçekten önemli olan şeyleri keşfetmeye bakın!