An.trakt /

antrakt-raquel-habib-coaching

Bazen kendimi aşırı bir tempoda çalışırken buluyorum. Evet, mesleğimi çok sevdiğim için işimi yaparken büyük bir heyecan ve keyif duyuyorum ancak yine de gün sonunda kendimi bitkin hissettiğim çok zamanlar oluyor. Eminim sizler de benzer bir deneyim yaşıyorsunuzdur.

Ancak “azı karar, çoğu zarar” atasözünü boşuna söylememişler. Her şey de olduğu gibi, hayatımızın her alanında denge çok önemli. Dengeye gelebilmek için ise, önce durmayı ara vermeyi bilmemiz gerek.

Gerek iş, gerekse sosyal hayatımızda mola vermek hatta ara sıra durmak bize farklı bakış açısı kazanmamızı sağlıyor. “Harward Business Review” dergisinde okuduğum bir makalede güzel bir benzetme yapıyordu yazar.

Otomatik tenis topu fırlatan bir makineyle egzersiz yapan bir tenis oyuncusu düşünün. Makine, tenis topunu normalden 3 kat daha hızlı ve sık bir şekilde fırlatsa, kişi ne kadar iyi bir oyuncu olursa olsun, bir süre sonra bunalmış ve bitkin hissedecektir.

Oyuncu, sadece duraklayarak; makineyi uygun bir şekilde ayarlayarak ve hangi topun arkasından gideceğine karar vererek sonuç alır ve daha da iyi bir oyuncu olur. Bizlerin de sürekli olarak kendimize doğru atılan her bir topla mücadele etmeye çalışmak yerine kasıtlı olarak durup, kendimize bir ara verip düşünmemiz gerekiyor.

Her dakika bize atılan topların – yani sorunların, zorlukların veya fırsatların – lastik ya da kristal top olduğunu hayal edin. Oyunda başka takım üyeleri de vardır. Lastik topları yakalayamazsak, ya zıplarlar ya da bir başkası bizim için onları yakalar. Kristal topları yakalayamazsak kırılacaklardır. Sorun şu ki, kendimizi ne kadar yorgun ve bunalmış hissedersek lastik topları kristal toplardan ayırmamız da  o kadar zorlaşır.

Topları birbirinden ayırmak için netlik kazanmadığımızda, lastik topları kristal toplara benzetebilir ve korkarak hemen hepsini yakalamaya çalışırız. Sadece kendimize izin vererek duraklar ve hangi topların gerçekten kristal toplar olduğunu sorabilirsek, o zaman hangilerini yakalayamazsak kırılacaklarını fark ederiz.

Özellikle takım halinde yaptığımız çalışmalarda duraklamak ve derinlemesine düşünmek, gerçek rolümüzün ne olduğunu, başkalarının oynamaları gereken rollerde en iyisi olabilmeleri için onları nasıl güçlendirebileceğimizi, gerçekten bizim için en önemli şeylerin nelerin olduğunu ve ne ile ilgilenmemiz gerektiğini kendimize sormamızı sağlar.

Duraklama aynı zamanda bize bir enerji de yaratır. Bu da dayanıklılığımızı ve daha karmaşık sorunlarla başa çıkma becerimizi artırır. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak duraklamanın bir çok yolu olabilir. Bulunduğunuz yerin etrafında bir yürüyüş, bir göldeki suya bir süre bakmak, 20 dakikalık bir meditasyon, egzersiz, bir hobiye dalma veya sadece bir kahve ya da çay molası vererek bile kendinize bir duraklama yaratılabilirsiniz. Önemli olan, zihninizi boşaltmak için zaman ve alan yaratmak ve ardından öz yansıtma yaparak ve sorunları kendi filtrenizden geçirebilmektir.

Sevgiyle kalın,

An’da kalın.

Previous
Previous

Yeni Başlayanlar için 6 Adımda Meditasyon Pratiği /

Next
Next

Equanimity