Umut / Hope
”Umut” dendiği vakit genellikle geleceğe dair olmasını istediğimiz bir durumu düşünürüz değil mi?
Ve bu olumlu düşünce bir bakıma yaşamımızda bir anlam, bir olasılık hissi yaratır ve bize gelecekle ilgili hedeflerimizin peşinden gidebilmek adına gereken enerjiyi ve gücü sağlar.
Bununla birlikte, kendi kontrolümüz dışında olan bazı olaylar neticesinde umut ettiğimiz olayların gerçekleşmemesi durumunda ise kendimizi çok daha olumsuz duygular içerisinde bulabiliriz. Bir anlamda hayal kırıklığı yaşarız. Kara bulutlar basar ruhumuzu. Zira kendimizi beklentimizin olacağı yönünde bir hayli şartlandırmışızdır. O durum olursa daha mutlu olacağımız, kendimizi daha iyi hissedeceğimiz kesindir, ya da hayatımızda her şey bir anda güllük gülistanlık olacaktır.
Bu “geleceğe-odaklı” gel-gitlerin üzerimizde yaratabileceği olası olumsuz etkileri, belki de bugüne, şimdiye, buraya, şu an’a odaklanarak, hissettiklerimize odaklanarak, umudumuzu özümüzde bulunan o sarsılmaz alana yerleştirerek ve şu an yaptığımız seçimlere bilinçli bir farkındalıkla karar vererek bir nebze bertaraf edebiliriz. Sonuçta şu an attığımız her adım gelecekte olacak olaylara etki etmiyor mu?
Mindfulness eğitmeni ve MBSR (Mindfulness temelli Stres Azaltma) programının kurucusu Jon Kabat Zinn’in sevdiğim bir sözü var: “Sorununuz her ne olursa olsun, nefes aldığınız sürece, kendinizle ilgili bir ters veya kusurlu bir durumdan çok, iyi bir durumdasınızdır.” Her zaman için kendi özümüzde sığınabileceğimiz bir alana işaret eder.
Şayet içimizdeki “şu an kendimi yeterince iyi hissediyorum.” hissine sarılabilirsek, aynı şekilde içimizdeki enerjiye daha hızlı ulaşabilir, o enerjiyi daha kolay açığa çıkarabilir ve ileride hem kendimiz hem de çevremizdekiler için olumlu sonuçlar doğurabilecek daha bilinçli adımlar atabiliriz.
Yazımın devamını yorumlar bölümünde okuyabilirsiniz. 👇🏻
Illüstrasyon; Pinterest
