Hayatınıza barış bilincini nasıl getirebilirsiniz?
Geçen hafta Deepak Chopra’nın bir yazısına denk geldim. “21 Eylül Dünya Barış Günü’ne Doğru” etkinliğimizin arifesinde böyle bir yazıya rastlamam tesadüf olmasa diye düşündüm. Zira yazının başlığı “Hayatınıza barış bilincini nasıl getirebilirsiniz?”di.
Chopra, bu yazısında Yoga’da “Ahimsa” diye adlandırılan ve merhamet, şiddete başvurmama, saldırmama, zarar vermeme anlamına gelen kadim bir hint “şiddetsizlik ilkesi”ni örnek alarak hayatımızda barış ve iç huzura adım atabileceğimizi ifade ediyor.
Yine bu amaçla, haftanın her günü farklı bir pratiğe odaklanarak kendi çevremizde (ve bir anlamda dünyada) barışa katkı sağlayabileceğimizi belirtiyor.
Nasıl mı?
Pazartesi: Sakin olmak ve Merkezlenmek /
İç huzur ve barış hissi hepimizin olması gereken doğal halimiz aslında. Bu barış hissi, kendimizi endişeli, huzursuz, zihin dağınıklığı ve tatminsizlik içinde hissettiğimiz durumlarda bozguna uğruyor. Kendi iç dünyanızda bu hislere kapıldığınızda öncelikle onları fark edin ve sakinlik alanınıza geri dönmeye çalışın. Meditasyon yaparak ya da gözleriniz kapalı bir şekilde sakin ve sessiz bir yerde derin nefes almak size iyi gelecektir. Özetle doğal sakin halinizden çıktığınızı fark ettiğinizde bu halinize nasıl geri döneceğinizi pratik etmek…
Salı: İştirak etmemek /
Barış bilincini geliştirmek biraz zıt kutuplarda olmamayı seçmekte yatıyor. Örneğin bugün dedikodu yapmamayı, şikayet etmemeyi, birilerinin arkasından konuşmamayı ya da suçlamamayı ve dünyanın ne kadar kötü bir hal aldığına dair konuşmalara iştirak etmemeyi seçebilirsiniz. Sürekli şikayette bulunmak, bir noktada hiç bir aksiyon almamamızın da mazeretine dönüşmüyor mu? Bu her şeyin güllük gülistanlık olduğuna dair bir polyannacılık değil aslında; sadece ne zaman ki bir durumun kızgınlığa, şiddete, kıskançlığa ya da bir tür dargınlığa doğru gittiğini fark ediyorsunuz, konuyu uzatmamayı ve daha fazla dahil olmamayı seçebilirsiniz.
Çarşamba: Tarafsız olmak /
Burası bana Nasreddin Hoca’nın “Sen de haklısın.” hikayesini çağrıştırıyor. Hani biri hocaya serzenişte bulunur ya “Hoca, sen de herkesi haklı buluyorsun; bu nasıl iş?” diye…O da durur ve “Sen de haklısın.” der.
Herkesin bir şekilde huzura ihtiyacı vardır. Taraf tuttuğunuzda, birilerini yargıladığınızda, ani tepkiler verdiğinizde şunu aklınıza getirebilirsiniz: Tabii ki başkalarından farklı düşüncelere sahip olabilirsiniz, ancak yine de herkes için endişelenebilir ve herkes için huzur ve barışı niyet edebilirsiniz.
Perşembe: Barış niyetiyle hareket etmek /
Barış bilincini derinleştirdiğinizde daha da güçleniyor. Bunu yapabilmenin bir yolu, tüm evren için bu niyeti derinleştirmek. Bugün barış ve huzura ihtiyaç hissettiğiniz bir durumla karşılaştığınızda, içinizden herkes için barışa giden bir yol niyet edebilirsiniz. Sessizce bir yerde oturup bu duyguyla bir süre kalabilir ve kalbinizin bu duruma açılmasına niyet edebilirsiniz.
Cuma: Başkalarıyla Paylaşmak /
İnsanlar barış bilinciyle bir araya geldiklerinde ortak bilinç de genişliyor. Bu amaçla, aynı duyguları taşıyan birileriyle bir araya gelebilirsiniz. Örneğin, küçük bir çocukla oturabilir ve onun masum yanını hissedebilirsiniz.
Cumartesi: Karşılık beklemeden vermek /
Başkalarına karşılıksız hizmet etmek barış bilincini güçlendiriyor. Örneğin zorlu bir durumda olan birine nezaketle, iyi niyetle ve şefkatle yaklaşabilir ya da yaşlı birini ziyaret edebilirsiniz. Buradaki amaç, vereceğiniz hizmeti kalbinizin derinliklerinden hissederek karşı tarafı ve sizi de iyi hissettirecek şekilde katkıda bulunmak.
Pazar: Huzurlu bir ruh halini hissetmek /
İçimizde her daim var olan ve gerçek doğamız olan sınırsız sevgi ve şefkat üzerine meditasyon yapabilir ve doğanın da bir parçası olarak kalbinizde tüm yönlere doğru açılan ışığı hissedebilir ve imgeleyebilirsiniz.
Sevgiyle kalın,
An’da kalın.